Soğuk havaların tesiriyle bağışıklık sisteminde düşüş yaşayan insanların tercih ettiği prosedürlerden biri olan “Sarı serum”, yanlış yahut gereksiz kullanıldığında istenmeyen sonuçlara yol açabiliyor. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Kısmı Genel Dahiliye Bilim Kolu Lideri Prof. Dr. Soner Duman, sarı serumun sıhhat kuruluşlarında doktor değerlendirmesi sonucunda takılması gerektiğine dikkat çekerek devamlı verilmesinin önerilmediğini söyledi.
Prof. Dr. Duman, bağışıklık sisteminin düştüğü durumlarda bedenin direncini artırmak için ekseriyetle B ve C kompleksli vitaminlerin alınmasının takviye sağladığını belirterek, “Hastalık tablosu hafif seyrediyorsa tablet biçiminde hapları reçeteye yazıyoruz ve hastalarımız bunu kullanıyor. Ancak kendisini daha yeterli hissetmek isteyen hatta ateşi olup hastalığı biraz ağır geçiren şahıslarda hem bedendeki sıvı eksikliğini yerine koymak hem de destek etmek için vitamin preparatlarını damardan da vermeyi tercih ediyoruz. Lakin sıklıkla tercih ettiğimiz yol bu değil. Birinci tercihimiz ve uygun olan ağızdan besinlerle vitamin almaktır” dedi.
“Sarı serumun devamlı verilmesini önermiyoruz”
Sarı serumla ilgili bilgi veren Prof. Dr. Duman “İçerisine koyduğumuz B ve C kompleksli vitaminlerin preparatları, serumu sarı renge boyadığı için vitamin içerikli serum, halk ortasında ‘sarı serum’ olarak biliniyor. Aslında sarı serum deyince serumun içerisine koyulmuş vitamin ampullerinden bahsediyoruz. Serum yoluyla ağır yüksek dozda sıvıyla birlikte verdiğimiz vitaminler, şahısların daha güzel hissetmesini sağlıyor. Eksik olan sıvıyı yerine koyunca tansiyon ve gribal enfeksiyonla ilgili semptomlar azalıyor. Hastalar kendilerini daha güzel hissediyor. Lakin sarı serumun devamlı verilmesi önerdiğimiz bir şey değil” diye konuştu.
Hastanın birinci evvel doktor tarafından değerlendirilmesi gerektiğine değinen Prof. Dr. Duman, “Değerlendirme sonucunda takviye tedaviye muhtaçlık duyulduğuna karar verilirse sarı serum üzere dayanak tedaviler yapılabilir. Günümüzde sıhhat sistemindeki aksaklıktan ötürü merdiven altı işler denilen metotlarla bireyler, sıhhat görevlisini arayıp meskene çağırıyorlar. Kendilerine bu biçimde sarı serum taktırma yolunu seçiyorlar. Lakin bu yaklaşım yanlışsız değil. Sonuçta damardan bir süreç yapılıyor ve damardan verilen her türlü ilacın tesirinin ne olacağını bilemiyoruz. Hastada alerjik tepkiler ve sorunlar gözlemlenebilir. Bu ihtimaller düşük olasılıkla olsa da bireyin hayatına mal olacağı için sıhhat kuruluşlarında yapılması gerekiyor” dedi.
“Önerimiz; âlâ beslenmek ve kendine âlâ bakmak”
İnsanların tabiplere güvenmesi gerektiğine dikkat çeken Prof. Dr. Duman, “İnsanlar, televizyonda rastgele bir programda gördüğü bir kişinin söylediği şeyleri kullanmak istiyorlar. Biz hastaya meselesini söyleyip reçete yazıyoruz. Lakin komşu teyzenin söylediği ilaç daha değerli oluyor. Bu da toplumun eğitim durumu ve bakış açısıyla ilgilidir. Bunu da değiştirmek zordur. Fakat yeniden de teklifimiz; âlâ beslenmek ve kendine uygun bakmaktır” diyerek konuşmasını tamamladı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
